
İçindekiler
Çocuk psikolojisi, bir çocuğun hayatının ilk dönemlerinden itibaren onun zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimini anlamak ve desteklemek için kritik bir alan. DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) ise çocukların hayatını derinden etkileyen bir durum olarak bu gelişim sürecinde önemli bir yer tutuyor. Özellikle Gabor Maté’nin Dağınık Zihinler kitabında bahsettiği gibi, DEHB’nin temelinde duygusal hassasiyetin ve erken dönemde yaşanan duygusal travmaların bulunduğunu anlamak, bu bozukluğu daha geniş bir perspektiften ele almamızı sağlıyor.
Bebeklikte Kurulamayan Duygusal Bağlar
Gabor Maté’ye göre, DEHB’li bireylerin beyinlerinde gelişen otomatik uzaklaşma tepkisi, erken çocukluk döneminde yaşanan duygusal eksikliklerle ilişkilidir. Bu dönemde bebek, ihtiyaç duyduğu duygusal bağları kuramadığında, yalnızlık ve utanç gibi duygularla baş başa kalır. Bebekler, ebeveynlerinin stresini, dikkat dağınıklığını ya da duygusal soğukluğunu anlamlandıramazlar, ancak bunu hissederler.
Ebeveynin dikkati başka bir yere yöneldiğinde ya da evdeki gerginliklerin sebebi bebekmiş gibi hissettirildiğinde, yaşadığı hayal kırıklığı zihinsel bir uzaklaşma mekanizmasını tetikler. Bu mekanizma, çocuğun dikkatini çevresindeki başka uyaranlara yöneltmesine neden olur. Bu, bebeğin hayatta kalma stratejisi olabilir, ancak bu strateji, ileri yaşlarda kronik dikkat dağınıklığı olarak karşısına çıkar.
Ödül Mekanizması ve Anksiyete
Ödül Mekanizmasındaki Farklılıklar:
Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde, keşif süreci, beynin dopamin sistemi ile bağlantılı bir ödül mekanizmasıyla desteklenir. Bu sistem, öğrenme ve keşfetme sırasında çocuğa bir tatmin hissi verir. Ancak DEHB’li çocuklarda bu sistem düzgün çalışmaz. Bu durum sebebiyle sınırları ve limitleri öğrenemeyen çocuk, yapmaması gereken hareketleri ve tavırları ebeveynlerinin tüm uyarılarına rağmen sergilemeye devam eder.
Anksiyete ve Hiperaktivite:
Hiperaktivite, anksiyete ile yakından ilişkilidir. Çocuk, kontrol edemediği bir stres kaynağıyla karşılaştığında, fiziksel ya da zihinsel olarak hareketlenme eğiliminde olur. Bu hareketlilik, çocuğun stresle başa çıkma mekanizmasıdır. Örneğin, bir ebeveynin sürekli sinirli ya da gergin olduğu bir ortamda büyüyen çocuk, bu anksiyete dolu atmosferden uzaklaşmak için sürekli hareket halinde olabilir.
Aile İçi Dinamiklerin DEHB Üzerindeki Etkisi
Çocuk psikolojisi, çocuk ile ebeveynler arasındaki ilişkinin, çocuğun gelişiminde ne kadar kritik olduğunu ortaya koyar. DEHB’nin belirtilerini ağırlaştıran en önemli faktörlerden biri, ebeveynlerin çocuğa verdiği tepkilerdir.
Ebeveynlerin aşırı tepkileri, öfke patlamaları ya da küçümseyici davranışları, çocuğun kendisini eksik, yetersiz ve değersiz hissetmesine yol açar. Çocuk, yaptığı her şeyin yanlış olduğu hissiyle büyüdüğünde, bu duyguların travmatik etkileri hayat boyu onunla birlikte kalır. Özellikle küçük yaşlarda oluşan bu olumsuz inançlar, çocuğun ilerleyen yaşlarda kendisine dair algısını şekillendirir.
DEHB ve Duygusal Travmalar
Bir çocuk, duygusal olarak desteklenmediğinde ve ihtiyaç duyduğu güvenli bağlanma ortamını bulamadığında, duygusal acılar zihinsel bir kaçış mekanizmasını tetikler. Bu kaçış, çocuğun gerçeklikten uzaklaşmasına ve dikkatini başka yönlere odaklamasına neden olur. Örneğin, çocuk, kendisini kötü hissettiren bir durumdan zihinsel olarak uzaklaşmak için hayal dünyasına dalabilir ya da hiperaktivite belirtileri gösterebilir.
Bu süreçte, çocuk sürekli olarak çevresindeki yetişkinlerin eleştirilerine maruz kalıyorsa, bu eleştiriler zihinlerinde yankılanan olumsuz düşünceler haline gelir. Bu yankılar, ilerleyen yaşlarda bireyin zihinsel yorgunluk hissetmesine ve özsaygısını kaybetmesine neden olur.
Sonuç
Çocuk psikolojisi, DEHB gibi karmaşık bir farklılığın temel nedenlerini anlamak ve bu durumu yönetmek için bize değerli bilgiler sunar. Gabor Maté’nin de vurguladığı gibi, DEHB’nin kökeninde erken dönemde kurulamayan duygusal bağlar ve yaşanan travmalar yer alır. Bu bağlamda, çocuğun duygusal ihtiyaçlarını karşılamak, onu desteklemek ve doğru bir yaklaşımla ilerlemek, hem DEHB’nin olumsuz etkilerini hafifletmek hem de çocuğun sağlıklı bir birey olarak büyümesine katkı sağlamak için hayati önem taşır.
Ebeveynlerin, çocuklarının duygusal dünyasına daha fazla özen göstermesi ve onları oldukları gibi kabul etmesi, ihtiyaç görürlerse bir psikolog veya DEHB koçundan destek almaları, DEHB ile sağlıklı bir yaşamda atılacak en önemli adımlardan biridir. Unutulmamalıdır ki her çocuk, doğru bir destekle potansiyelini keşfedebilir ve güçlü bir birey haline gelebilir.