
İçindekiler
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ya da İngilizce tabiri ile ADHD (Attention Deficit Hyperactivity Disorder) tanısı alan bireyler, hayatları boyunca çoğu zaman fark edilmeden, yargılanarak, hatta ötekileştirilerek büyürler. Bu durum, özellikle çocukluk döneminde başlayan ve yetişkinliğe kadar uzanan özgüven eksikliği, yetersizlik ve başarısızlık hissi gibi sorunlara neden olabilir. Bu yazıda DEHB’li bireylerde özgüven eksikliği ve yetersizlik hissinin temel sebepleri hakkında deneyimlerimi ve yorumlarımı paylaşacağım.
Çocukluk Döneminde DEHB ve Özgüven Sorunları
DEHB (ADHD)’li çocuklar, dünyayı oldukları gibi algılamak yerine çevrelerindeki gerilimi üzerlerine alarak büyüyebilirler. Ailelerde ebeveynlerin yaşadığı anksiyete, depresyon gibi duygusal sorunlar, çocukların psikolojisini doğrudan etkiler. Sağlıklı bir ebeveyn-çocuk bağı kurulamayan ortamlarda, çocuk kendini bu olumsuz duygu selinin ortasında bulur. Bu duruma bir de çocukluk döneminde aile içinde iletişim kopukluğu eklenirse, durum daha karmaşık bir hal alır. Aile içi gerginliklerin sebebi olarak kendini gören çocuk, daha o yaşlarda kendisini yetersiz ve değersiz hissetmeye başlar.
“Sen daha çocuksun”, “Aklın yetmez” gibi cümleler, bir DEHB’li çocuğun kendini ifade edebilme alanını daraltır. Oysaki bu dönem, bireyin kendisini tanıması ve öz kimliğini oluşturması için kritik bir zaman dilimidir. Bu süreçte susturulan, dinlenmeyen ve değer görmeyen çocuklar, özgüven sorunu yaşama riskini taşır.
Eleştirilmek ve Karşılaştırılmak: Özgüvenin Sessiz Düşmanları
DEHB’li çocuklar, doğaları gereği dikkatlerini toparlamakta zorlanabilirler. Ancak bu zorluğunda dahi öğretmenler, ebeveynler veya arkadaşları tarafından çoğu zaman yargılanır ve eleştirilirler. Bu eleştriler, çocuğun zihninde “Yeterince iyi değilim”, “Başarısızım” gibi düşüncelerin yerleşmesine neden olur. Arkadaşları ile karşılaştırılmak ise bu duyguları daha da derinleştirir. Çocuk, zamanla özünden uzaklaşır ve başka birine dönüşmeye çalışarak aslında kendi benliğini kaybeder.
Bu süreçte, özgüven eksikliği, kendini ifade edememe, ve hatta ilerleyen yaşlarda sosyal kaygı gibi sorunlar ortaya çıkar. DEHB’li bireylerin yaşadığı bu içsel savaş, çoğu zaman yönetilmediği takdirde yetişkinlikte de devam eder.
Yetişkinlikte DEHB(ADHD) ve Başarısızlık Hissi
Çocukluk ve ergenlik döneminde özgüven sorunları yaşayan bireyler, yetişkin olduklarında da bu yükleri taşımaya devam ederler. Kariyer hayatında sürekli olarak öz yargıya maruz kalmak, dikkat eksikliği nedeniyle projelerde zorluk yaşamak veya bir işi tamamlayamamak, bireyin başarısızlık hissini pekleştirir.
DEHB’li bir yetişkin için “Şahsına münhasır” ya da “kafası farklı çalışan” gibi sözler bir kompliman gibi görünse de, aslında farklılığın bir etiket haline getirildiği bir durumu işaret eder. Bu etiketlemeler, bireyin kendini toplumda dışlanmış hissetmesine ve daha fazla yetersizlik hissine kapılmasına neden olabilir.
Özellikle sürekli kariyer değişiklikleri yapmak zorunda kalmak ya da bir konuda başarılı olduğunu göstermesine rağmen bu başarının fark edilmemesi veya bu başarının karşılığını alamaması, bireyin özsaygısını derinden sarsar.
Çocukluk döneminden itibaren olumsuz duygulara, eleştrilere ve yargılara maruz kalmış DEHB’li birey, yetişkinlik döneminde de bu duygu ve düşüncelerle kendini sabote etmeye başlar. Özgüven ve özsaygı eksikliği nedeniyle başlayacağı herhangi bir iş veya ilişkide, “Zaten başarılı olmayacağım” veya “Benden daha iyisini bulabilir” gibi düşüncelerle kendisini sabote etmeye meğillidir. Ancak bu durum, bireyin farkındalığını artırması ile kontrol altına alınabilir.
Farkındalıkla Gelen Dönüşüm
Bir DEHB’li birey için en kritik dönüşümlerden biri, kendi farklılığını kabullenip bunu bir özellik, hatta yetenek olarak görebilmektir. DEHB, yaratıcılık, farklı perspektiflerden bakabilme, sorunlara çözüm üretme gibi pek çok yeteneği beraberinde getirir.
Önemli olan, bireyin bu yetenekleri fark edip bunları doğru yönlendirmesidir. DEHB, yürek yorucu bir yolculuk olsa da, doğru farkındalıkla özgüven eksikliği ve yetersizlik hissini aşmak mümkün olur. Kendi potansiyelini fark eden bir birey, önceden bir eksiklik olarak görülen bu farklılığı bir yetenek olarak kucaklayabilir.
Sonuç
DEHB’li bireylerin yaşadığı özgüven eksikliği, yetersizlik ve başarısızlık hissi, toplum tarafından yeterince anlaşılmayan bir gerçektir. Ancak bu durum, bireyin kendi farkındalığını artırarak, kendine inanarak ve doğru desteklerle aşılabilir. Kendiniz, çocuğunuz veya sevdiğiniz için farkındalığınızı arttırmak istiyorsanız davranışsal terapi uzmanlarından veya bir DEHB koçundan destek alabilirsiniz.
Çocukluk döneminden yetişkinliğe uzanan bu süreçte, DEHB’yi bir eksiklik değil, potansiyeli açığa çıkaran bir yetenek olarak görmeyi öğrenmek, gerçek anlamda bir dönüşüm yaratacaktır.