
İçindekiler
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), genellikle dikkat dağınıklığı, hiperaktivite ve dürtüsellik gibi özellikleriyle tanımlansa da, aslında bu farklılığın altında çoğu zaman gizli bir yetenek yatar. DEHB’li bireylerin yaratıcılıkta ve problem çözmede öne çıkmalarının ardında hem biyolojik hem de psikolojik dinamikler bulunur. Günümüzde ve tarihte, bu özellikleriyle fark yaratan sayısız sanatçı, yazar ve bilim insanı bulunmaktadır. Bu yazımda, DEHB’nin bu yeteneklere nasıl katkı sağladığını kendi perspektifimden paylaşacağım.
DEHB ve Yaratıcılığın Temeli
DEHB’li bireylerin yaratıcılık ve problem çözme becerileri, aslında zihinsel hiperaktiviteleri ve duygusal hassasiyetlerinden beslenir. Gabor Maté, DEHB’yi, bebeklik veya çocukluk döneminde yaşanan duygusal travmalardan kaçış yöntemi olarak açıklar. Zihinsel hiperaktivite, bireyin bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde bu acıyla başa çıkmasına yardımcı olan bir mekanizma olarak ortaya çıkar.
Bu hiperaktivite, sadece hareketlerle değil, zihinsel bir hareketlilikle de kendini gösterir. Tek bir düşnceye odaklanamamak, zihnin farklı fikirler ve bakış açıları arasında sürekli bir yolculuk yapmasına neden olur. Bu zihinsel yolculuk, olaylara farklı perspektiflerden yaklaşma ve yenilikçi çözümler üretme yeteneğini geliştirir. Örneğin, bir sorunla karşılaşan DEHB’li bir birey, geleneksel yollardan ziyade, başkalarının düşünemedikleri bir yoldan sonuca ulaşabilir.
Çocukluk Travmaları ve Yaratıcılığın Tetiklenmesi
DEHB’li bireylerin yaratıcılıklarının bir diğer kaynağı da çocukluk travmalarıdır. Kendilerini eksik ve yetersiz hissetmeleri, bulundukları ortamdan zihinsel olarak kaçış noktaları aramalarına yol açar. Bu zihinsel kaçış, farklı dünyalar veya ortamlar yaratma ihtiyacı doğurur. İşte bu nedenle DEHB’li bireyler, yaratıcı düşünceye daha yatkındır ve hikayeler, resimler ya da fikirler aracılığıyla bu dünyaları inşa ederler.
Bu durum, tarihte de pek çok sanatçı, yazar ve bilim insanında gözlemlenmiştir. Leonardo da Vinci gibi dahi bir ressam ve bilim insanının, dikkat dağınıklığına ve birden fazla alana olan ilgisine rağmen inanılmaz yaratıcılık üretmesinin ardında, DEHB’nin etkileri olduğu düşünülmektedir. Aynı şekilde, Salvador Dali’nin sıra dışı resimleri ve Edgar Allan Poe’nun karanlık ama bir o kadar da derin yazıları, farklı düşünme şeklinden kaynaklanabilir.
Problem Çözmede DEHB’nin Avantajları
Problem çözme, yaratıcılığın en önemli uygulama alanlarından biridir ve DEHB’li bireyler bu konuda genellikle ön plana çıkarlar. DEHB’li bir birey olarak, kendi deneyimlerimden de biliyorum ki bir sorunla karşılaştığımda zihnimde birden fazla çözüm üretme potansiyelim her zaman vardır. Farklı bakış açıları sayesinde, klasik yolların dışına çıkabilir ve yenilikçi çözümler bulabilirim.
Bu, iş hayatında da önemli bir avantaj sağlar. Çevremdeki insanlar genellikle benim “kafası farklı çalışıyor” ya da “şahsına münhasır” bir birey olduğumu söyler. Ancak bu farklı bakış açısı, inovasyon yaratmada ve sorunlara yeni çözümler üretmede beni öne çıkarıyor. Bu yetenek, bir eksiklik olarak algılanmak yerine desteklendiğinde, bireylerin hem kendi hayatlarında hem de topluma katkıda bulunmalarında büyük bir fark yaratabilir.
DEHB’li Olmanın Avantajlarını Keşfetmek
DEHB’li bireylerin yaratıcılık ve problem çözme becerileri, farklı düşünme yeteneklerinden gelir. Ancak bu yeteneklerin fark edilmesi ve geliştirilmesi, bireylerin kendi farklılıklarını kabullenmesiyle başlar. Kendi hikayeme dayanarak, DEHB’nin üzülecek veya korkulacak bir şey olmadığını, aksine, doğru yönlendirildiğinde bireylere hayal dahi edemeyecekleri kapılar açabileceğini söyleyebilirim.
Bunun için bireyin özfarkındalığının yüksek olması, aldığı kararları, hislerini ve düşüncülerinin temelinde neler yattığını sorgulaması ve araştırması gerekmektedir. Problem olarak gördüğünüz veya hissettiğiniz şeyleri “ben de böyle biriyim” demek yerine “Neden böyleyim” diyerek cesurca sorgulayabilirseniz kendiniz hakkında bir çok yeni şey keşfedeceksiniz. Ve en önemlisi de bu tarz süreçler için destek almaktan çekinmemeniz. Bu keşif sürecinde bir psikolog, davranışsal terapi uzmanı veya DEHB koçundan destek alabilirsiniz.
Tarihten ve Günümüzden DEHB’li İsimler
DEHB’li olduğu tahmin edilen ya da bilinen pek çok sanatçı, bilim insanı ve yazar, bu farklılıklarını bir avantaja çevirmeyi başarıyor. Örneğin:
Leonardo da Vinci: Aynı anda birden fazla projeyle ilgilenmesi ve detaylı hayal gücüyle tanınan da Vinci, DEHB’nin yaratıcılığa olan katkısına iyi bir örnektir.
Wolfgang Amadeus Mozart: Klasik müziğin dehası ve 18. yüzyılın en büyük bestecilerinden biri olan Mozart, ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi Ulusal Sağlık Enstitüleri’ne göre DEHB ile mücadele edenler arasında yer alıyor.
Albert Einstein: Einstein 20. yüzyılın en önemli fizikçilerinden biridir. Dikkatsizliği ve unutkanlığıyla bilinirdi. Ancak Einstein, DEHB ile başarılı ve üretken olmanın mümkün olduğunu kanıtlayan bir başka ödüllü, ünlü kişidir.
Jim Carrey: Ödüllü aktör Jim Carrey de DEHB ile mücadele eden ünlülerden biri. Ünlü aktör, canlandırdığı karakterlerde tüm semptomları cesurca kendi yararına kullanarak aslında kalbimizi kazandı.
Sonuç
DEHB’li bireyler, yaratıcılık ve problem çözme konusunda eşsiz bir potansiyele sahiptir. Zihinsel hiperaktivite, duygusal hassasiyet ve farklı düşünme yeteneği, bu bireylerin başkalarından sıyrılarak olağanüstü şeyler başarabilmelerine olanak tanır. Kendi farklılıklarımızı kabullenmek ve bunu bir avantaja çevirmek, hem bireysel başarı hem de toplumsal fayda için anahtardır.